Richard Wilson, mimarlık ve mühendislikten aldığı ilhamla mekâna müdahale eden çalışmalarıyla tanınır. Sanatçının eserlerinde, sıradan malzemelere ve mimari yapıların doğasına dair özgün bir sorgulama görülür. Mekânların fiziksel ve kavramsal sınırlarını zorlayarak izleyicinin algısını yeniden şekillendiren Wilson, günlük hayatta gözden kaçan malzeme ve formları güçlü sanatsal anlatılara dönüştürür. Bu yönüyle, mimarlık, mühendislik ve sanat arasındaki ilişkileri yeniden tanımlamayı hedefler.
Sanatsal yaklaşımıyla, mimari mekânlara hem eleştirel hem de estetik bir bakış getiren Wilson, izleyici ve mekân arasındaki ilişkiyi sorgular. Çalışmaları, mimari yapıları yeniden yorumlarken, mekânın tarihsel, kültürel ve sosyolojik bağlamlarını görünür kılar. İzleyiciyi düşündüren ve zaman zaman rahatsız eden bu mekânsal müdahaleler, modern toplumun karmaşıklığını ve bireyin bu yapı içindeki yerini araştıran bir diyaloğun kapısını aralar.
Wilson’ın en dikkat çekici çalışmaları arasında yer alan 20:50, 1987 yılında sanat dünyasına tanıtıldı ve galeriyi bel hizasına kadar dolduran kullanılmış motor yağıyla alışılmışın dışında bir mekân yarattı. Ziyaretçilerin dar bir yürüyüş yolunda ilerleyerek kendilerini tamamen yağla çevrili bir ortamda bulduğu bu enstalasyon, yansıtıcı yüzeyi ile odanın mimarisini simetrik bir düzleme dönüştürürken, izleyiciyi somut ve soyut arasında bir deneyime davet ediyordu. Sanat eleştirmeni Andrew Graham Dixon tarafından “modern çağın başyapıtlarından biri” olarak tanımlanan eser, 1987’de Saatchi Koleksiyonu’na dahil edildi. 2017’de David Walsh’a satılan 20:50, kendisinin kurucusu olduğu M.O.N.A. koleksiyonuna dahil oldu. Wilson’ın diğer önemli işleri arasında, Liverpool’da binanın cephesinden kesilen bir oval bölümün motorize edilerek döndüğü Turning the Place Over ve Heathrow Terminal 2’de havacılığın hız ve hareket kavramlarını yansıtan Slipstream yer alıyor.
1953 yılında Londra’da doğan Richard Wilson, London College of Printing, Hornsey College of Art ve University of Reading'de eğitim gördü. Otuz yılı aşkın kariyeri boyunca Japonya, ABD, Brezilya, Meksika, Rusya, Avustralya ve Avrupa’nın birçok ülkesinde önemli müze sergileri ve kamusal alan projeleri gerçekleştirdi. Wilson, Sydney, Sao Paulo, Venedik ve Aperto Bienali ile Yokohama Trienali gibi prestijli etkinliklerde Britanya’yı temsil etti, iki kez Turner Ödülü’ne aday gösterildi ve 1992-93 yıllarında DAAD Berlin Sanatçı Rezidansı’na layık görüldü. Ayrıca The Millennium Dome için bir kamusal çalışma üretmek üzere seçilen sanatçılar arasında yer aldı ve 2000 yılında Japonya’daki Echigo-Tsumari Sanat Trienali’ne davet edilen tek Britanyalı sanatçı oldu.
Richard Wilson, yaşamını ve çalışmalarını Londra’da sürdürüyor.