Basement Roma, Ryan Gander’ın Roma’daki ilk kişisel sergisi Life’s a bite’ı 20 Mart’ta ziyaretçileriyle buluşturuyor. CURA. ve Adam Carr küratörlüğünde gerçekleşen sergi, mekâna özgü bir yaklaşımla, hem galeri sınırlarını aşan bir anlatı sunuyor hem de çağdaş dünyanın varoluşsal kaygılarına odaklanıyor.
Sergi, Gander’ın animatronik kullanımını içeren en yeni eserlerini bir araya getiriyor. Daha önce goril, fare ve sanatçının kendisinin bir kukla versiyonuyla çalışmış olan Gander, bu kez farklı bir anlatı kurguluyor. Basement Roma’nın çalışma alanı sergi mekânına taşınarak ziyaretçilere açılıyor, asma tavan parçaları ise burada daha önce var olan kurumsal geçmişi hatırlatarak, kapitalizmin dinamizmi ve monotonluğuna göndermede bulunuyor.
Serginin en dikkat çekici unsurlarından biri, The Magpie’s Tale (Life’s a bite) adlı ses enstalasyonu. Tavanın yüksek bir noktasına konumlanmış bir gazka, masalsı bir anlatıyı izleyicilere aktarıyor. Sanatçının yazdığı ve kızının seslendirdiği bu hikâye, teknolojinin insan üzerindeki etkisini sorgularken, sosyal medyanın vaat ettiği bağlanma hissi ve yapay zekânın yükselişi gibi güncel meseleleri ele alıyor. Döngüsel anlatım yapısıyla, günümüzün hız odaklı bilgi alışverişine karşı daha yavaş ve düşünsel bir yaklaşımı öneriyor.
Sergide ayrıca I’m never coming back to New York again (2016), God blind me! The widow exclaimed (2025) ve Everything is Political (2025) gibi eserler yer alıyor. Animatronik bir sineğin ölmek üzere gibi hareket ettiği Everything is Political, serginin merkezinde yer alan anlatıya mı dahil, yoksa tamamen rastlantısal bir unsur mu, sorusunu izleyiciye bırakıyor.
Gander, tesadüf ve mistisizmle oynarken, kapitalizmin açgözlülüğünü ve çöküşünü serginin temel meseleleri olarak ele alıyor. Ancak serginin alt metninde gizli bir mesaj var: Belki de hayatı en iyi, onun doğasına teslim olarak yaşamak gerekir çünkü “life’s a bite,” yani hayat tek lokmadır.
20 Mart 2025’te başlayacak sergi, 30 Mayıs 2025 tarihine kadar Basement Roma’da ziyaret edilebilir.