BUSE CESUR,
CUMMING HOME
1.02 - 2.03
PİLEVNELİ | DOLAPDERE
PİLEVNELİ, 1 Şubat – 2 Mart 2024 tarihleri arasında Buse Cesur’un ilk kişisel sergisi Cumming Home’a ev sahipliği yapıyor. Türk-Amerikalı genç sanatçı bu sergide çok kültürlü anlayışından ilham alarak kimlik, beden ve malzemenin deneyimi gibi kavramları inceliyor. Çalışmalarında provokasyonu, toplumsal cinsiyeti, kültürel kodları, yerleşik dil kalıplarını ve gündelik hayatından ‘an’ları irdeliyor. Buse’nin üretimleri, genellikle sağduyu ve bilgi paylaşımına dayanarak yerleşik geleneklere meydan okuyor. Heykelleri ve enstalasyonları tabular, güç dinamikleri, provokasyon, dil, erkek ve kadın bedeni, sosyal normlar ve kimlik konularıyla yüzleşiyor. Yıllar içinde gelişen pratiği; seramik, döküm, fotoğraf, video, ahşap, metal ve hazır nesneler de dahil olmak üzere çeşitli medya ve teknikler kullanarak kişisel ve gündelik arşivini somutlaştırmasını sağlıyor.
Cumming Home, sanatçının Chicago’dan İstanbul’a gelişini ve iki evini; ABD ve Türkiye’yi karşılaştırmasını gösteren bir arşiv niteliği taşıyor. Her iki geçmişinden gündelik ev eşyalarını, gelenekleri ve ritüelleri analiz ediyor, sorguluyor ve yapı-bozumuna uğratarak derin bir keşif alanı sunuyor. İzleyici, sergi mekânına girdiğinde Buse’nin Chicago’dan ayrıldıktan sonra bir ev arayışıyla çıktığı yolculuğu anlatan Finding Home (Evi Aramak) adlı enstalasyonla karşılaşıyor. Birbirinin üzerine tam olarak oturan seramik kaseler, zeminden tavana bir sütun oluşturarak metaforik olarak evinin içindeki bir yapıyı da sembolize ediyor. Farklı bölgelerden gelen sularla karıştırılan seramik sırların sır tarifinin sonucunu etkileyebileceğinden bahseden seramik profesöründen etkilenen Buse, her bir kâseye farklı bölgelerden gelen suyla karıştırılmış ayrı sırlar uygulayarak ev arayışının sürecini simgeleyen denemeler yapıyor.
Sanatçının pratiği, ‘beyaz küp’ galerinin sözlü ve sözsüz kurallarının sürekli sorgulanmasını ve bu sınırları zorlamak ve test etmek için devamlı bir arayışı içeriyor. Enstalasyonları aracılığıyla insanların bu sınırlar içinde nasıl gezindiklerini ve sergilenen eserlerle nasıl etkileşime geçtiklerini büyük bir hevesle gözlemliyor. Ona göre eserleri, izleyiciyle karşılaşma ve etkileşim anında tamamlandığı için ziyaretçilerin işlerini deneyimlemesi de sanatsal pratiğinin bir parçası. Örneğin Border (Sınır) adlı yerleştirmesinde, mekânı bir duvardan diğerine taştan yapılmış (stoneware) küçük çay poşetleriyle ikiye bölerek, izleyiciye odanın diğer tarafındaki çalışmayı görmek için bunların üzerinden geçmekten başka bir seçenek bırakmıyor. Buse, çay poşetlerinin miktarını da mekândaki kurulum alanına göre belirliyor. Bu sınırın bir tarafına Amerikan Lipton çay poşeti etiketlerini, diğer tarafına ise Türk Çaykur poşet çay etiketlerini bağlıyor.
An Artist’s Footprint (Sanatçının Ayak İzi), Buse’nin beyaz galeri duvarları arasında heykellerini belgelediği sırada meydana gelen bir kaza anını yakalayan bir fotoğraf. Daha sonra bu işi Chicago’dan alıp Türkiye’de aynı ‘beyaz duvarın’ içine yerleştiriyor ve fotoğrafı ölçeklendirmek için ayağını ölçü birimi olarak kullanıyor. Buse, bedenin ya da belirli vücut parçalarının oranlarını yansıtmak için ölçeği anlamlı ve stratejik bir sergileme yöntemi olarak kullanıyor. Dolayısıyla, Cumming Home'un küratöryel süreci, izleyiciyi kendi bedenlerini kullanarak eserlerle ilişki kurmaya kışkırtmak için bir aracı haline geliyor.
Sanat tarihi bağlamında 'venüs' terimi, kadın üreme organlarına sahip imgelere verilen genel bir addır. Buradan yola çıkan Buse, iki fırçayı göğüs hizasında, bir fırçayı da vulva hizasında sergileyerek kendi venüsünü yaratıyor ve bir kadın bedeni temsili oluşturuyor. Kavramsal arka plan, izleyicinin kendi bedenini sanat eserine göre konumlayarak yansıtmasıyla ortaya çıkıyor.
Bedenin Yokluğu / tabular
Buse, çalışmalarında soyutlanmış vücut sıvıları ve fallik formlar kullanarak bedenin yokluğunu tasvir ediyor ve genellikle mizah unsurlarına yer veriyor. Sanatçının muzip ve oyuncu yaklaşımı, insan figürünü ima eden eser adı ve malzeme seçimlerinde de kendini gösteriyor. Kadın bedenini sergileyen Venüs'ün karşısında, erkek genital hizasında asılı olan Cleaning the Pipes (Boruları Temizlemek), su borularından gelen şeffaf boncukların akışıyla mastürbasyon sonrasını ifade ediyor ve izleyicinin alanına taşan bir su birikintisi yaratıyor. Bu yerleştirmeye eşlik eden ses kompozisyonu, Buse'nin hayatından dört kişinin mastürbasyon yaparken kaydedildiği dört farklı kayıttan oluşuyor.
Geleneksel çift katlı bir Türk çaydanlığının lateks dökümü olan Sünnetli? Sünnetsiz? başlıklı çalışmasıyla ise çaydanlığı, içine yerleştirilmiş elektronik parçalarla aktive edilen fallik görünümlü kulplarıyla bir fetiş nesnesine dönüştürüyor. Sanatçı, Türk kültürü ve geleneğine ait bir nesneyle bir fetiş nesnesi arasındaki gerilimi kullanarak, Türkiye'deki zorlukları ve cinsel tabuları ele alıyor.
Çalışmaları, ayrıca sahip olduğu OKB ve DEHB gibi kondisyonlardan önemli ölçüde etkileniyor ve bu, tekrarlayan süreç veya sergileme yöntemiyle yansıtılıyor. Obsesif durumu, daha çok yaşadığı mekânlarda ortaya çıkıyor. ‘It's the jacket on the back of the chair for me’ (Benim için sandalyenin arkasındaki ceket) enstalasyonu, çıkış noktasını eski sevgilisiyle onun evinde yaptığı bir konuşmadan alıyor: "Üzgünüm, evim çok dağınık" diyor ve ekliyor; "Dürüst olmak gerekirse, benim için bu, sandalyenin arkasındaki ceket." Bu cümle, ev arkadaşlarının ya da misafirlerinin eve geldiklerinde ceketlerini sandalyenin üzerine atmalarının onu ne kadar rahatsız ettiğini ve ceketi hemen portmantoya asmak istediğini düşünmesine yol açıyor. Bu tepki, insanları ceketlerini gelişigüzel üzerine atmaktan caydırmak için kasıtlı olarak hazırlanmış bir 'siktir git parçası' olarak bir sandalye tasarlama fikrini doğuruyor. Soğuk metalik sandalyenin arkasında yarı açık bir dolap ve dolabın içinde hayali bir cekete işaret eden boş bir kanca bulunuyor. Bir odaya girip ceketini sandalyeye, anahtarlarını da masaya fırlatan birinin rahatsız edici sesinin sürekli tekrarı, sanatçının böyle bir durumla karşılaştığında duyduğu rahatsızlığı ortaya koyuyor.
Kelime ve deyimlerle oynamak
Buse, son dönemlerde çalışmalarını deyimler, atasözleri ve kelime oyunları etrafında şekillendiriyor. Türkçe bir deyiş olan ‘Kirli çamaşırlarını ortaya dökmek’, bir kişinin aşk hayatının ve mahremiyetinin neden "kirli çamaşırlar" olarak görüldüğünü sorguluyor. Keten üzerine basılmış, narin dantel bordürlü fotoğraflar, yorgan askılarına çamaşır gibi asılarak iki bedenin mahremiyetini, yakınlığını/uzaklığını ve bedenler arasındaki boşluğu yakalıyor. Öte yandan, Havuzluk adlı çalışması, Türkçe 'havuz’ ve ‘yolluk' kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Mozaik havuz karolarından bir yolluk yaratan sanatçı, burada da sergi adında olduğu gibi, 'Eve gelmek - Eve dönmek' gibi bir kelime oyunu ortaya çıkarıyor.