PASCALE MARTHINE TAYOU
BONNE NOUVELLES
PİLEVNELİ | YALIKAVAK
Pascale Marthine Tayou, gizemli insan formlarını, fantastik yaratıklarını ve otantik kurgularını kumaş, ahşap, plastik, cam, organik madde ve tüketici atıkları gibi malzemelerle olağanüstü bir beceriyle buluşturur. 1966 Afrika, Kamerun doğumlu ve Belçika merkezli sanatçı, sergilerini Batı Afrika’da siyasi çalkantıların yaşandığı 1990’ların başında açmaya başlamıştır. Belirli bir mecra veya temayla sınırlı olmayan, değişkenliği ve hareketliliğiyle karakterize edilen eserleriyle bilinen Tayou, kariyerinin başında adına “e” ve göbek adına “h” harfini ekleyerek bir kadın adı olarak görünmesini sağlamış, böylece erkek/kadın sanatçı kimliğinin cinsiyet odaklı ayrımından sıyrılmayı ironiyle başarmıştır. Bu, bir yandan da belirli bir coğrafi veya kültürel kökene yönelik ayrımcılığa karşı bir duruştur.
Tayou, eserlerinde genellikle postkolonyal dönemin devam eden ayrımcılığı ve sorunlarına hicivle yaklaşarak arketiplere, geleneksel el sanatlarına, bireysel/ulusal kimlik ve küresel tüketim konularına odaklanır. Antik miraslar Tayou'nun kompozisyonlarından asla uzak değildir, ancak her zaman somut bir şimdiki zamana entegre edilirler. Milliyetçilik, sürgün, göçler ve küresel göç ilişkilerine göndermeler yapan konuların yanı sıra, belli bir bölgede yaşayan toplulukların hayal kurma biçimini, farklı dünyaları ve görüşleri yansıtır. Dünyada sürekli dolaşan bir bireye/bir topluluğa gönderme yapan ve hareketi her zaman içinde barındıran eserler, ‘küresel köy’ temasını farklı yönleriyle incelemeye, kentsel ve küresel gerçeklikleri irdelemeye devam ederler. Renk ise Tayou’nun görsel dilinde neşeli olduğu kadar politik bir anlam taşır; "Renk insanların yüzüne bir gülümseme getiriyor" der Tayou; "Hayatı kutluyor ve beni bir vitamin gibi etkiliyor... Rengin farklı varyantları açılmanın sembolleri, olası tüm kimlikleri çağrıştırıyorlar..."
Tebeşir Dalgaları
Tebeşir Dalgaları serisinin ilk çalışması olan “Tebeşir Dalgaları-A” adlı eseri, Tayou’nun anavatanı Kamerun’da geleneksel duvar halılarının dekoratif şemalarını çağrıştıran karmaşık desenler oluşturmak üzere bir hareket/dalga yaratan tebeşirlerden oluşur. Sanatçının tebeşiri hem bir araç hem de bir hammadde olarak kullanması, doğrudan sanatsal yaratım sürecine gönderme yapar. Bir fresk olarak tasarlanan bu çalışma, Tayou’nun tebeşir parçalarını içine yerleştirdiği daha büyük bir eser bütününün parçasıdır. "Ben dünyanın dışında değilim, içindeyim; bu yüzden onun araçlarını kullanıyorum. Dünya benim atölyemdir" diyen sanatçı, nesneleri alışılagelmiş kullanımlarından uzaklaştırarak renk, plastisite ve biçimine dair duyusal keşifleri çerçevesinde yeni bağlamlara sokar. Gündelik nesnelerin bu şekilde yeniden kurgulanmasının izleyici eserlerinde kullanılan malzemeler üzerine de yeniden düşünmeye teşvik ettiğine inanan sanatçı; "Tefekkür ciddiyet doğurabilir. Sadece zihninize algılaması için zaman vermelisiniz. Benim için beyaz ve renkli tebeşir parçaları çocukluk anılarına ve okul dünyasına gönderme yapıyor. Ancak tebeşir parçalarının renklerinden esinlenen neşe ve hafiflik bile o öğrenme yıllarının neden olduğu yaraları ve kesikleri tamamen gizleyemiyor. Çoğu zaman, bir yanda okulda öğrendiklerimiz, diğer yanda hayatın bize öğrettikleri vardır" sözleriyle bu malzemenin kendisi için anlamını ve hangi sembole dönüştüğünü ifade eder.
Pascale’ın Bebekleri (Poupées Pascale)
Pascale’ın Bebekleri, ilhamını Tayou’nun Venedik’teki bir gezisi sırasında gördüğü Murano cam vazoyu ilk bakışta bir Afrika kabile heykeli zannetmesinden alır. Sanatçının heykelsi cam figürleri, kahve ve çikolata tozu, tekstil iplikleri, bitki lifleri, bez hayvanlar, kemik kolyeler, taşlar, tüyler ve renkli pipetler, inciler, yumurtalar ve tebeşir gibi çok sayıda farklı malzemeyle kaplanmıştır. Totemik Afrika figürlerini yorumlayan bu şık ve ilgi çekici heykeller, kimi zaman acı ve ıstıraba katlanan bedenleri, kimi zaman yerinden edilme ve umutsuzluğu temsil ederler; Tayou’nun şiirsel yaklaşımında bozulmamış kristal bedenler ile gündelik hayattan devşirilmiş parçalı, lekeli nesneler arasındaki gerilim, insanlığın otorite ve refah uğruna bıkıp usanmadan ürettiği zorlukları, çelişkileri ve mücadeleleri ortaya koyar. Malzemelerin doğası ve kökeni, zanaatkârlık ve endüstriyel üretimi, kırsal ve kentsel bağlamları, gelenek ve ilerlemeyi birleştirerek büyük çeşitlilik gösterir. Les Poupées, Édouard Glissant tarafından tanımlanan ve teorize edilen kreolizasyon* sürecinin mükemmel bir örneğidir; bu süreç çağdaş toplumumuzda kök salmıştır ve "beklenmedik olanı üreten sanatların ve dillerin karışımı [...], dağılmanın yakınlaşmalara izin verdiği, kültürel şokların, uyumsuzlukların, düzensizliklerin ve müdahalelerin yaratıcı güçler haline geldiği bir alan" olarak tanımlanabilir.
*Kreolizasyon: Creoles, yerli Amerikalılar, Avrupalılar ve Batı Afrikalılar arasında var olan temas sonucu ortaya çıkan kültürlerdir. Dolayısıyla, creolization, creole kültürlerinin Yeni Dünya'da ortaya çıktığı süreçtir. Çeşitli toplulukların özgün kültürlerinden tamamen farklı olan yeni kültürel kimlikleri ve kültürleri doğurmaktadır. Kreolizasyon, kültürlerin zenginleşmesine yol açmıştır.
Bantu Havlular
Bantular ya da Bantu halkları, Sahraaltı Afrika’da yaşayan ve Bantu dilini konuşan etnik gruplardan oluşan halkların adıdır. Sayılarının dört yüz elli civarında olduğu tahmin edilen bu diller, Afrika kıtasının büyük bölümünde mevcuttur. Pascale Marthine Tayou, bu çeşitli dil ve kültürlerin imgesinde yeni anlatılar yaratmak üzere kumaşlar kullanır. Burada kompozit resimler çeşitli kumaşlardan yapılmış, kesikler ve dikişler ise vurgulanmıştır. Covid kaynaklı seyahat kısıtlamaları sırasında başlayan bu serinin ana malzemesi olan havlular, yumuşaklığı ve dinginliği; adeta bir evin huzurunu yansıtır. Kesilen diğer kumaşlarsa, mesleği stilistlik olan eşinin atölyesinden gelen artıklardır. Sanatçı için değerli olan parlak renkler ve antropomorfik formlar, eserlerindeki canlılığı ve dinamizmi yansıtır ve her zaman gelecekte dönüşebilme ihtimalini taşır. Tayou, eşine ait seçilmiş malzemeleri yeniden kullanarak, evi yalnızca bir koza imgesine değil, aynı zamanda diyalog yoluyla yenilenmenin ortaya çıkabileceği bir buluşma ve paylaşım alanına benzetir.
Plastik Poşetler
Tayou’nun gündelik/atık nesneleri biçimlendirerek ürettiği eser serilerinden biri de Plastik Poşetler serisidir. Örneğin sanatçının 2018 yılında yaptığı “Plastik Ağaç” isimli çalışması, uzuv gibi bükülmüş ahşap dallara tutunan çeşitli renklerdeki tek kullanımlık poşetlerden oluşan mekâna özgü bir yerleştirmedir. Bu tip eserler, Tayou'nun kentsel kir, sürekli atık ve parlak tonlardan oluşan kente dönüşünün genel tonunu özetler. Geçici, tesadüfi ve aracı olan, hiçbir değer ya da amaç atfedilmeyen bu torbalar, sanatçı için aynı zamanda burjuva ve proleter işlevleri açısından da ilgi çekicidir. Bir şey satın aldığımız her seferde bu torbaların bize sunulmasına alıştığımızı ve bu bize sorulmadığında eksik hissettiğimizi belirten sanatçı, bu sıradan his ve izlenimle ilgilenir; kendi deyimiyle, bir şaşkınlık anını alarak “plastik sanat” olarak geliştirir. Plastik poşet, ona göre bir geçiş nesnesidir ve sürekli yeni hedeflere doğru hareket eder; torbanın içi boşaltıldıktan sonra proleter ve zavallı hali ortaya çıkar ancak sanatçı, bunu bir sanat eserine dönüştürerek yeni bir karakterle yeniden burjuva dünyaya sunar ve döngü sürer: “Hem performanslarda hem de enstalasyonlarda bazen plastik poşet kullandım, ancak o durumlarda görsel etkiyle ilgileniyordum. Sonra bir sohbet konusu haline geldi, ona biraz daha yakından baktım. O benim çevremden bir parça, savunabileceğim, önerebileceğim, geliştirebileceğim bir nesne. Onu kullanarak başka bir ilham kaynağı, başka bir oyun buldum. Bu çalışma aynı zamanda plastik poşetlerin doğasında var olan akışkanlığı da ifade ediyor. Poşet yumuşak, esnek bir nesnedir, mükemmel bir sporcudur: sıçrar, yüzer, uçar. Burası (Belçika) ‘poşetsiz bir ülke’. [...]*
*2021 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde tek kullanımlık poşetleri, plastik tabak, bardak gibi ürünleri yasaklayan kanun yürürlüğe girmiştir.