Wim Delvoye, pratiğinde sıklıkla sanat tarihinden bazı üslup ve motifleri saptırarak, önemsiz ama alışılmışın dışında nesneleri yüceltir. Neo-kavramsal sanatçı, bu sayede felsefi fikirleri, taze malzeme kullanımını ve zanaatkârlık sevgisini zekice birleştirir. 1980’lerin başlarından itibaren ürettiği ilk çalışmalarıyla Delvoye, sanat dünyasında dikkatleri üzerine çekmeyi başarır. Ütü masaları ve küreklere hanedan amblemleri, gaz kutuları üzerine Delft desenleri ve futbol kale direklerine vitray pencereler yerleştirir. Yüksek ve alçak sanat, çağdaş sanat ve popüler kültür arasındaki zıtlıkları kullanarak, zanaat ile kavramsal sanatı birleştirir ve ironiye karşı ciddiyeti kullanır.
Wim Delvoye’nin eserleri, kutsal-dünyevi ya da yerel-küresel gibi karşıt alanlar arasında sürekli salınarak, din, bilim ve kapitalizm gibi çağdaş toplumumuzu besleyen çeşitli mitlerle alaycı bir şekilde yüzleşir. Delvoye, 2000’li yılların başından bu yana gelişen Gotik yapıtlarıyla, geçmişin sanatsal stillerini keşfetmek ile anıtsallık arasında ince bir çizgide yürür; Orta Çağ Gotik tarzını vurgulayarak, onu çağdaş temalar ve endüstriyel tekniklerle yorumlayarak çağdaş mimarinin yeni bir formunu yaratmayı hedefler. Son derece süslü motifler ve süslemeleri dekoratif alıntılar olarak değil, modern çağın değer ve kalıcılık örüntüleri olarak kullanır.
Wim Delvoye, 1965 yılında Belçika’da doğdu. Sanat eğitimini Gent Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisinde aldı. 1980’lerin sonlarından itibaren sanat dünyasında dikkat çekmeye başlayan Delvoye, sanatsal pratiğinde tarihsel ve çağdaş öğeleri birleştirerek, sıradan nesneleri yücelten ve alışılmışın dışında eserler yaratmayı amaçladı. Özellikle Gotik katedrallerden, Bosch, Brueghel ve Warhol’un eserlerinden ilham alarak sanatsal araştırmalarını derinleştirdi. Aynı zamanda barok bir yaklaşımla, saygı ve saygısızlık arasında gidip gelen bir dil kullandı.
Delvoye’nin en tanınmış işlerinden biri, 1992’de Documenta IX’de sergilenen Mosaicat adlı eseridir. Bu eser, sanatçının kendi dışkısının fotoğraflarını içeren simetrik bir mozaiktir ve Delvoye’nin yüksek sanat ile halk sanatını birleştirme yeteneğini sergiler. Ayrıca, 1990’larda domuzların derisine dövme yaparak büyük bir ses getiren Pig Tattoo projesi de sanatçının en cesur ve tartışmalı çalışmalarından biridir. 2000’li yıllardan itibaren, Cloaca adlı projesiyle de dikkat çekmiştir.
Boyutları gittikçe büyüyen Gotik Kuleleri (2009) Venedik Bienali sırasında Canal Grande (Peggy Guggenheim Müzesi), Musée Rodin (Paris, 2010), Bozar (Brüksel, 2010) ve Şangay’daki Jing’An Heykel Parkı’nda (2012) sergilendi. 2012’deki kişisel sergisi sırasında Louvre’un piramidinde asılı olan bir başka bükülmüş sarmal kule versiyonu, sürekli tarihî mekanları araştıran sanatçının tarih ve moderniteyi birleştiren süs kalıntılarına olan ilgisini gösterdi.
Wim Delvoye, yaşamını ve çalışmalarını Londra’da sürdürmektedir.